25 Haziran 2020

“ben taş atmıyorum, sen de kuş değilsin”...



ne demek ki şimdi bu? ne anlayacağım ben bundan? 
o kadar ucu açık ki.. kötü de anlaşılabilir iyi de. 

“senin için kılımı bile kıpırdatmam çünkü bir kuş kadar değerin yok gözümde, yani senin için uğraşmama değmez, hedeflerimden biri değilsin” anlamına gelir. 

ya da

“seni bir taşla vurulacak üç beş kuştan biri gibi basit bir şey olarak görmüyorum”, “tek seferde birkaç hedefe ulaşmaya çalışmıyorum” anlamına gelebilir. “taş atınca kuş ölür, sen öldürmek istediğim bir kuş değilsin” anlamına gelebilir. 

nice anlama gelebilir, gelebilir de gelebilir...


peki neden hep önce kötü anlamını alıyorum ben böyle ucu açık ifadelerin? içime oturuyor yahu duyduğum ilk saniye. 

bir de söylenen her şeyi ciddiye almasam keşke, ne geliyorsa başıma ciddiye almaktan geliyor. ama işte hiçbir zaman “öylesine” dinleyen o umursamaz insanlardan olamadım ki zaten. 
neyse, bakalım, göreceğiz...

21 Haziran 2020

çok ayıp olmuş, çok ayıp olmuşşşşş....
çok ayıp olmuşş, çok ayıp olmuşşşşşş....
çok ayıp olmuşşş, çok ayıp olmuşşşşşşş....

03 Haziran 2020

“bırakıp giden de değil bırakıp gitmeyen”

f

02 Haziran 2020

-aaay bu şarkı çokk güzel gidiyoo, tren gibi gidiyooo, trenler gidiyo kafamın içinde, oooo nerelere gidiyorum o trenlerle.. 
+at mı var trende?
-ne zaman gittiğini bilmediğimiz o trenler belki bizi atlar diyarına götürür. 


g
f



01 Haziran 2020

tutunduğum dalın kırılmasından korkuyorum sanıyorum, en büyük korkum buymuş gibi geliyor. 

şöyle bir söz gördüm: 
“kuş konduğu dalın kırılmasından korkmaz, çünkü güvendiği dal değil kendi kanatlarıdır.”

kanatlarım halen çalışır vaziyette mi acaba? 
o zaman dal çürük mü diye korkmasam mı? 
aman olsun ya yine de dal çürük çıkmasın bence, kuş bile olsan arada bir dinlenebilmek lazım sonuçta. nereye kadar kanat çırpacağız? di mi ama? 
10 sene boyunca sürekli kanat çırpmışsan sonunda bir dalda dinlenmek hakkın değil mi?