20 Mayıs 2007

2017

Bu gece "makina" vardı, onu izledim. sabah 05:30 gibi bitti, uyumadım hala. saat 08:14 şu anda. bilgisayardan müzik dinliyorum. 1999 yılında kara kaplı ajandama yapıştırdığım bir gazete kupüründeki "yerküre ısınıyor" başlıklı haber, o zamanlar da kimsenin umurunda değildi. "küresel ısınma" adıyla son zamanlarda her yerde karşılaşıyoruz, kimine göre dünyanın 5 yılı kaldı, kimine göre 40... kimin umurunda peki? hiç...

farkında olduklarımı farkında olmayanlara fark ettirmeye çalışıp başarısız oldukça farkındalığımdan bıkıyorum. bile bile dünyanın içine ediyoruz işte. hükümetler kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyip hala nükleer ve termik santraller peşinde koşarken bir avuç alternatif enerji savunucusunun dışında kimse sesini çıkartmıyor...
28 nisanda kadıköy'de "başka bir enerji mümkün" eylemi vardı, oradaydım. "rüzgar, güneş bize yeter" diye haykırdık vargücümüzle... şimdiyse yine antalya'dayım.. 3 yıldır akdeniz üniversitesinde biyoloji okuyorum. şimdiye kadar sadece 8 dersi geçtim, diğerlerinden kaldım, bunların 4ü devamsızlıktan... ha, derslerden kalma sebebim anlatılanları anlamıyor olmam ve saire değil, sadece, çok içten isteyerek girmediğim bir bölümde okumantan kaynaklanıyor. oysa ki ben istanbul üniversitesi veterinerlik fakültesine girecek puana sahiptim, zorla soktular beni buraya.. neyse, sinirleniyorum düşününce o yüzden girmeyeyim o konuya şimdi...
şu sıra final sınavları var. vizelerde 30un üstünde aldığım derslerin finallerine girecektim ama kaçırdım. diğerlerine girsem de kalıyorum zaten. üstelik berbat bir not sistemimiz var... neyse, bırakacağım zaten okulu da, gideceğim istanbul'a, başka bölüm okuyacağım, dönmeyeceğim bir daha bu antalya denilen cehennem şehre.... pfff..

bir süre önce bir rüya gördüm. 2017 yılındayım, bir kızım var, 7 yaşında sanki. bana sarılıyor ve soruyor:
-anne
+efendim
-madem 2017'nin dünyanın sonu olduğunu biliyordun, beni neden doğurdun?
+....

o kadar kötü ki gidişat; pasifik okyanusunda adalar birer birer batıyor... bush şeysi hala ırak'ta petrol peşinde, üstelik şimdi de iran ve suriye hakkında planlar yapıyor. 2003 martında sözde "demokrasi ve özgürlük getirme" amacıyla ırak'ı işgal edip binlerce masumun katili oldu... durmuyor, durmayacakç bir yadan onun kuklası israil de filistin'de kan döküyor...
bizimkiler ise sinop'a nükleer santral, hasankeyf'e baraj, sorgun ormanı'na golf oteli yapma derdinde... su kaynakları sınırlı ve kuraklık çok yakın, ama millet deli gibi su harcıyor... ve daha bir sürü şey.... ozondaki deliklerden bahsetmek bile istemiyorum...

düşündükçe içim acıyor. "bir şey yapmalı". "evimiz dünya"yı kurtarmak için hala zamanımız var. greenpeace şu sıralar ağrı dağı'nda "nuh'un gemisi"ni yapıyor. birşeyler yapılmadığı sürece zamanımızın azaldığını, geri dönüşü olmayan noktaya ramak kaldığını anlatan bir uyarı bu...

ve üstüne bu şarkı çınlıyor kulaklarımda:

david bowie - five years

Pushing thru the market square, so many mothers sighing
News had just come over, we had five years left to cry in
News guy wept and told us, earth was really dying
Cried so much his face was wet, then I knew he was not lying

I heard telephones, opera house, favourite melodies
I saw boys, toys electric irons and T.V.'s
My brain hurt like a warehouse, it had no room to spare
I had to cram so many things to store everything in there

And all the fat-skinny people, and all the tall-short people
And all the nobody people, and all the somebody people
I never thought I'd need so many people

A girl my age went off her head, hit some tiny children
If the black hadn't a-pulled her off, I think she would have killed them

A soldier with a broken arm, fixed his stare to the wheels of a Cadillac
A cop knelt and kissed the feet of a priest, and a queer
threw up at the sight of that

I think I saw you in an ice-cream parlour, drinking milk shakes cold and long
Smiling and waving and looking so fine,
İ don't think you knew you were in this song

And it was cold and it rained so I felt like an actor
And I thought of Ma and I wanted to get back there
Your face, your race, the way that you talk
I kiss you, you're beautiful, I want you to walk

We've got five years, stuck on my eyes
We've got five years, what a surprise
We've got five years, my brain hurts a lot
We've got five years, that's all we've got



edit: bush ve ırak demişken, bu şarkı olmadan olmaz. sakin - temiz



01 mayıs 2020 editi: 13 yıldır istanbul'da yaşıyorum. evlenmedim, bir kızım da olmadı, 2017'de karşıma dikilip beni neden doğurdun demedi, 2017'de dünyanın sonu da gelmedi. 2017'de olan en büyük şey babaannemin aramızdan ayrılması oldu. ha şu sıralar virüs salgınıyla boğuşuyoruz tüm dünyaca. sonumuz gelir mi, gelirse ne zaman gelir bilemem. ama en azından yalnız ölmesem?..